Teşekkürler…

Bu gün, PAZARLAMA CANAVARI açılalı tam 1 hafta oldu. 233 yeni ziyaretçi, bu süre içerisinde PAZARLAMA CANAVARI’nı ziyaret etmiş.

Bu sayı, beni inanılmaz motive etti, söz veriyorum, PAZARLAMA CANAVARI’na daha çok zaman ayıracağım.

Hepinize, ilginiz için çok ama çok teşekkürler…

İşletme Üzerine Dünyanın En İyi 50 Düşünürü

İşletme üzerine Dünyanın en iyi 50 düşünürü seçilmiş. Liste aşağıda


Sıralama


İsim (Bir önceki sene sıralaması)


1


Michael PORTER (2)


2


Bill GATES (20)


3


CK PRAHALAD (12)


4


Tom PETERS (3)


5


Jack WELCH (8)


6


Jim COLLINS (10)


7


Philip KOTLER (6)


8


Henry MINTZBERG (7)


9


Kjell NORDSTRÖM & Jonas RIDDERSTRÅLE (21)


10


Charles HANDY (5)


11


Richard BRANSON (34)


12


Scott ADAMS (27)


13


Thomas A. STEWART (37)


14


Gary HAMEL (4)


15


Chan KIM & Renée MAUBORGNE (31)


16


Kenichi OHMAE (19)


17


Patrick DIXON (46)


18


Stephen COVEY (16)


19


Rosabeth MOSS KANTER (9)


20


Edward DE BONO (35)


21


Clayton CHRISTENSEN (22)


22


Robert KAPLAN & David NORTON (15)


23


Peter SENGE (14)


24


Ram CHARAN (-)


25


Fons TROMPENAARS (50)


26


Russ ACKOFF (-)


27


Warren BENNIS (13)


28


Chris ARGYRIS (18)


29


Michael DELL (33)


30


Vijay GOVINDARAJAN (-)


31


Malcolm GLADWELL (-)


32


Manfred KETS DE VRIES (43)


33


Rakesh KHURANA (-)


34


Lynda GRATTON (41)


35


Alan
GREENSPAN
(42)


36


Edgar H SCHEIN (17)


37


Ricardo SEMLER (36)


38


DON PEPPERS (48)


39


Paul KRUGMAN (40)


40


Jeff BEZOS (39)


41


Andy GROVE (26)


42


Daniel GOLEMAN (29)


43


Leif EDVINSSON (-)


44


Jim CHAMPY (25)


45


Rob GOFFEE and Gareth JONES (-)


46


Naomi KLEIN (30)


47


Geert HOFSTEDE (47)


48


Larry BOSSIDY (-)


49


Costas MARKIDES (-)


50


Geoffrey MOORE (38)

Günün birinde belki bir Türk de bunun gibi bir listeye girer, ne dersiniz?

Metro ve Yeni Markaları Cali

Serdar Öner, web günlüğünde, “kalitesi, standadı belli olan bir sebze markası niye yok” diye sormuştu. Düzenli okuyucuların hemen hepsi de, böyle bir şeyin ihtiyaç olduğu konusunda fikir birliğine katılmıştı…

Akabinde, Radikal’de bir haber okudum. METRO, bu pazarı hedeflemiş ve “CALI” adlı bir meyve ve sebze markası lansmanına başlamış. İlk olarak Türkiye’de, daha sonra da Metro’nun diğer alışveriş merkezlerinde satışa sunulacakmış.

İlk etapta, Antalya’dan anlaşılan 27 üretici ile meyva ve sebze ihtiyacı karşılanacakmış.

Bakalım, diğer market devleri ne yapacak? Bakarsınız önümüzdeki günlerde bu konuda birçok haber okuruz.

Yahoo! Yine Takip Ediyor

Hatırlarsanız, Skype’yi eBay 2,6 milyar dolara satın almıştı.

Yahoo!’da, kendi messsanger programına, internet üzerinden aynen Skype gibi görüşme yapmaya olanak verecek bir eklenti hazırlıyormuş. Yahoo! hala BEN DE VARIM stratejisinden vaz geçmiyor, yenilikleri üretemiyor, sadece takipçi olmaya devam ediyor. Bakalım nereye kadar.

Çamur (Fark Yaratmak Üzerine II)

CamurTATLI RÜYALAR yazısını yazınca aklıma geldi, Hürriyet gazetesinde 31 Ocak 2004’te çıkmış bir haber vardı. İlanda, Elazığlı Kenan Usta’nın, et kullanmadan yaptğı bir “çiğ köfte” anlatılıyordu. Kullandığı özel formülüyle, çiğ köfteyi etsiz yoğurabiliyor, üstelik Kenan Usta, bu icadının patentini de almış. Yapılan çiğ köftede sadece et değil, soğan ve maydanoz da yokmuş. İcadın ismi “ÇAMUR”.Farklılaşmaya güzel bir örnek diye burada paylaşmak istedim.

 

Kıssadan hisse, ben tekrar derim ki; “Fark yaratmak için illa uzaya gemi yollayacak teknolojiye, milyon dolarlık bütçelere ihtiyacınız yok, çok basit çözümlerle de farklı olunabilir.”

Halı Almak Sihir Değil

25 Kasım’da HERALD TRIBUNE’da “Halı Almak Sihir Değil” başlıklı, halı almak üzerine Christopher Knight’ın bir yazısı yayınlandı. Yazıda, halı almak için en iyi mekanlardan bir tanesinin İstanbul olduğu belirtiliyor. Yazının bir bölümünde, İstanbul’da halı almak için Kapalı Çarşı tavsiye ediliyor ve Kapalı Çarşı’da halı almanın incelikleri anlatılıyor. Burada, halı fiyatının 3 yada 4 katının söylendiğini ve muhakkak pazarlık yapmanız gerektiği belirtiliyor ve özellikle ekleniyor; mağazadan çıkıp gidin, bu fiyatı düşürecektir…Türkiye ile ilgilibu tür yayınların olması çok güzel. Gündemde “Türk Lokumu” varken, bir de halı konusu harika oldu ülkemiz için.

 

Benim sorgulamaya çalıştığım, Kapalı Çarşı yöntemi. Acaba değişmeli mi (yani fiyatlar sabit, pazarlık yok ama etiket fiyatı zaten pazarlık sonunda geinecek fiyat) yoksa birçok turist, bu ORIENTAL satış yöntemini mi seviyor? Kapalı Çarşı’ya bu yüzden mi geliyor? Ne dersiniz?

Tatlı Rüyalar (Fark Yaratmak Üzerine)

 

Delta Hotels

DELTA OTELLERİ, çok basit bir hizmet sunumu ile farklılaşıyor. Her gece, otellerinde kalan müşterilerinin odalarına “Tatlı Rüyalar” yazan bir kart bırakıyorlar. Kartın alt kısmında da, ertesi gün havanın nasıl olacağı işaretlenmiş. Bu kadar ucuz bir çözüm ile, müşterilerini önemsediklerini gösteriyorlar.

 

 

 

Kıssadan hisse, ben derim ki; “Fark yaratmak için illa uzaya gemi yollayacak teknolojiye, milyon dolarlık bütçelere ihtiyacınız yok, çok basit çözümlerle de farklı olunabilir.”

Kişiselleştirilmiş Oteller

International Herald Tribune’un haberine göre, MANDARIN ORIENTAL otellerinde yeni bir uygulama başlamış. Artık müşteri otele girdiğinde, daha evvel kalışlarından edinilen bilgiler sayesinde (sadece müşterinin yaptıkları değil, bell-boy’dan temizlikçisine kadar tüm çalışanların gözlemlerini girerek hazırlanan bir veri bankası oluşturulmuş) odasının sıcaklığı ayarlanmış, telefona sıkça aradığı numaralar girilmiş, odadaki TV ekranına kişiye özel mesaj yazılmış oluyormuş. Hatta sistem, müşterinin sıkça dinlediği müzik çeşitlerini kaydedip, bunları kolayca ulaşılabilecek halde sunuyormuş.

KİŞİSELLEŞTİRME için daha fazla ne yapılabilir ki? Sürekli ziyaret ettiğiniz noktalarda, size bu tür kolaylıklar sağlayan bir otel olsa, hep bu otellerde kalmaz mısınız?

Bu arada, aklıma farklı bir fikir geldi:

Belki ileride, bu oteller, müşteri alışkanlıklarını, başka otel zincirlerine satmaya başlarlar. Böylece bir müşteri, hangi ülkeye, hangi otele giderse gitsin, sürekli aynı alışkanlıklarının karşılanmasına yönelik servisleri alabilir.

Ne dersiniz?

NOT: Yıllar evel, size biri günün birinde e-posta adresleri para edecek, 100,000 sağlam posta adresine US$ 100,00 ödeyeceksiniz deseydi, sanırım bu fikre benzer tepkiler verirdiniz!!!

Şarabınıza İstenen Sıcaklık

Dijital Şarapİnfomag’dan alıntıdır: İşte Dijital Şarap Şişesi Soğutucu ya da Isıtıcısı ile şarap şişenizi sakladığınız sıcaklığı yükseltmek ya da düşürerek ideal sıcaklığa ulaşmanız mümkün. Buz kovası, şarabı soğuturken şarapta istenmeyen bir tat bırakabiliyor, oysa şarabın aromasının ideal tadına ulaşabilmek için gereken servis sıcaklığını sağlamak şart.Soğutucunun üzerindeki LCD ekrandan sıcaklığı kontrol edebiliyorsunuz. Şişenin başındaki plastik izolasyon kolu ise soğutucunun verimliliğini arttırıyor.

 

-YORUMSUZ-

Haftasonu Dinlenmeyi Seviyoruz

Infomag’dan bir alıntı;

MasterCard’a göre hafta sonunda Türkler dinlenmeyi, Almanlar ise partiyi tercih ediyor.

Ödeme sistemleri kuruluşu MasterCard tarafından yapılan araştırmaya göre, hafta sonu tatillerinde Türkler dinlenmeyi, Almanlar partiyi, Rumenler ise romantizmi tercih ediyor.
MasterCard, Eylül ayında, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, İspanya, İngiltere, Türkiye ve Ukrayna’da 5 bine yakın tüketici üzerinde ”Paha Biçilmez Bir Hafta Sonunun Sırları” adlı bir araştırma yaptı.
Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen araştırmaya göre, Avrupalılar hafta sonu tatillerinden en çok aileleriyle vakit geçirmekten hoşlanırken, Rumenler Avrupa’nın en romantikleri oldu.
Almanlar hafta sonu tercihlerini partiden yana kullanırken, Türklerin ise hafta sonlarında dinlenmeyi tercih ettiği ortaya çıktı.
Avrupalıların yüzde 86’sı aileleriyle birlikte geçirecekleri hafta sonunun mükemmel olacağını düşünürken, yüzde 92’si ise hafta sonunun aileyle kaliteli zaman geçirmek anlamına geldiğini ifade etti. Almanların yüzde 95’i ve Rumenlerin ise yüzde 94’ü mükemmel bir hafta sonu için ailenin çok önemli bir faktör olduğuna inanırken, Almanya veRomanya’yı yüzde 93’le Türkler takip ediyor.
Bu konuda en az istekli olan ulus ise yüzde 71 ile Fransızlar oldu.
Araştırmaya göre Avrupalılar özellikle kayınvalide ve kayınpederle birlikte vakit geçirme konusunda pek istekli olmazken, Çeklerin yüzde 71’i, Türklerin ise yüzde 35’i hafta sonunda kayınvalide ya da kayınpederleriyle birlikte olmak istemiyor.
Katılımcıların yüzde 65’i mükemmel bir hafta sonu için romantizmin gerekli olduğunu belirtti.
Araştırmaya katılan Rumenlerin yüzde 88’i hafta sonu için romantizmin gerekli olduğunu düşünürken, Polonyalıların yüzde 26’sı, Türklerin ise yüzde 45’i bu görüşü ifade etti.
Araştırmaya göre, 3 Avrupalı’dan ikisi hafta sonları kendilerinden çok, sevdikleri için para harcadıklarını belirtti.
Türklerin yüzde 73’ü paraları olduğu takdirde tatillerini yurtdışında geçirmeyi hayal ederken, Rumenlerin yüzde 62’si Rusların ise yüzde 22’si çalışarak güzel bir hafta sonu geçirileceğini ifade etti.
Fransızların yüzde 94’ü, İspanyolların ise yüzde 35’i daha önce yapmadıkları aktivitelerle, macera dolu bir hafta sonunun çok güzel olacağını belirtirken, İtalyanların yüzde 50’si Almanların ise sadece yüzde 19’u güneşli havanın iyi bir hafta sonu için gerekli olduğuna inanıyor.
Almanların yüzde 88’i, Türklerin ise yüzde 75’i güzel bir hafta sonu için mükemmel bir yemeğin gerekliliğini ifade etti.
İngilizlerin sadece yüzde 20’si, Çeklerin ise yüzde 40’ı spor ya da fiziksel bir aktivitenin gerçekten güzel bir hafta sonu sağlayacağı görüşünde olduğunu belirtti.
Avrupalıların yüzde 75’i başka insanlar için hayırlı bir şeyler yapmanın güzel bir hafta sonu sağlayacağına inanıyor.

Hadi hep beraber biraz düşünelim, böyle bir bilgiyi pazarlamada nerelerde kullanabiliriz?

Gerilla Pazarlama

Harika bir gerilla pazarlama örneği.Arjantin Hükümeti condom kullanımı özendirmek için, Boines Aires’te meydanada bir obeliski condom ile giydirmiş…

Bu uygulama, 1 Aralık Dünya AIDS günü kapsamında yapılmış.

Dedim ya; harika bir gerilla pazarlama örneği.

Arama Motorları

PEW INTERNET & AMERICAN LIFE PROJECT‘in Amerikan Internet kullanıcıları üzerine yaptığı araştırmaya göre, tipik Amerikan Internet kullanıcılarının içerisinde, arama motorlarını kullananları 60 milyon kişiye ulaşmış. Internet kullanıcıları içerisinde e-posta kullananların sayısı ise 74 milyon kişi. (Internet kullanıcıların sayısı da 94 milyon).

Yani, Internet kullanıcılarının %63’ü arama motorlarını kullanıyor.

Bilgi için, Google, arama motorları içerisinde en çok kullanılanı (%43,7), daha sonra Yahoo (%28,2) ve MSN (%13,7) geliyor.

Acaba artık tüm reklamlarımızı arama motorlarına mı vermeye başlasak?

Arama motorlarına, aramalarda öncelikli çıkmak için daha çok mu bütçe ayırmamız lazım?

E-posta kampanyaları yerine, arama motoru bağlantılı kampanyalar daha mı etkili?

Ne dersiniz???

i-believe

i-Pod inanılmaz satış rakamlarına ulaştı. Hala da satılmaya devam ediyor. Piyasada binlerce MP3 player varken i-Pod, işlevsel mücevher özelliğiyle piyasayı bir anda darmadağın etti. Sanırım Apple, i-Pod’dan elde ettiği gelirden daha fazlasını da, aksesuarları ile kazanıyor. Çünkü i-Pod’un tüm aksesuarları kendisine özel, diğer aletler ile uyumlu değil. Bir başka firma da, i-Pod’u, basit bir ekleme ile HAÇ haline getiren bir aksesuar satmaya başlamış. Olay gittikçe daha ilginç hale geliyor. Üstelik düz bir pazarlama da yapmıyorlar, US$12,95’lik bu aksesuarı aldığınızda, ödediğiniz paranın %10’u da dini fonlara ve yardımsever derneklerine gidiyor.

Ne dersiniz, yakında i-Pod’u HİLAL hanine çeviren de bir aksesuar piyasaya çıkar mı? Müslüman dünya nüfusu göz önüne alındığında ilginç bir yatırım olabilir…