“Creme de la Creme” raflarda

Lüks satışı anlattığım “Creme de la Creme  – Lüksü Satmak” isimli kitabım Türkmen Kitabevinden çıktı.
Kitabı satın almak için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.

KAPAK-CREME DELACREME_small

Lüks satmak bir tutkudur. Lüks satış en temelde  üç ögenin bir araya gelmesi ile oluşur; tasarım, marka elçisi ve müşteri. Müşteriye eşsiz bir deneyim yaşatmadan lüks satıştan bahsetmek mümkün olmaz.
Lüks satarken, ürünler ne olursa olsun, lüks satışta mantık hep aynıdır, dolayısıyla farklı ürünlerin sunumlarında (tekstil, mücevher, araba, özel hizmetler vs.) bu kitap yol gösterici olacaktır.
Bu kitap tutku ile lüks satan tüm marka elçilerine, müşterilerine lüks satışta eşsiz deneyimler yaşatabilmek için dikkat etmeleri gereken her aşamayı detaylandırıyor.

Yazar : Dr. Zeki Yüksekbilgili
Yayınevi : Türkmen Kitabevi
Konu : Pazarlama – Satış
Editör : Gülbeniz Akduman
Sayfa Sayısı : 72
Ebat : 135 x 195
Barkod-ISBN : 9786054749560
Baskı : İstanbul – 2015

Karar Vermek ve Satış

Günlük yaşamımızda, iş ile ilgili verdiğimiz kararlar dışında yaklaşık 70 seçim yapmamızı gerektiren kararlar veriyoruz. Modern hayatın belki de bize sağladığı en büyük yüklerden biri seçim yapma zorunluluklarımız. Üstelik yaptığımız seçimlerin sayısı sürekli artmaya devam ediyor.

Bu kadar karar vermek zorundayken satın almalarımız nasıl etkileniyor? İşte pazarlamacıların sürekli kendilerine sormaları gereken soru tam olarak da bu olmalı. Sheena Iyengar tarafından ABD’de yapılan bir deney aslına sorunun cevabını bulmamıza yardımcı olabilir;

Deney için çok fazla çeşit ürünün bulunduğu bir süpermarket seçiliyor. Süpermarketin girişine bir tadım standı koyuluyor. Deneyin ilk parçasında, standa 24 farklı çeşit reçel koyuluyor. Müşteriler istedikleri kadar ürünü tadabiliyorlar. Sonuç; mağazaya girenlerin %60’ı 24 farklı çeşit olan standa uğruyorlar. Deneyin ikini kısmında, aynı stanttaki reçel sayısı 6’ya indiriliyor. Bu durumda ise, mağazaya girenlerin %40’ı standa uğruyor.

Gelelim asıl konuya, deneyde kaydedilen diğer önemli gözlem ise şu; 24 farklı çeşit olan reçel standından, standa uğrayanların sadece % 3’ü satın alma yapıyor. 6 farklı çeşit olan reçel standından satın alma yapanların oranı ise % 30!.. Basit bir hesapla, 24 farklı çeşit olduğu durumda satın alanlara göre 6 katı daha fazla insan 6 çeşit olduğu durumda reçel satın alıyor… Okumaya devam et

“Endüstriyel pazarlarda satış” yayınlandı

dunya-logo“Endüstriyel pazarlarda satış” isimli makalem bu gün Dünya gazetesinde yayınlandı.
Makaleye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

“Bir satıcının büyük hataları” yayınlandı

dunya-logo“Bir satıcının büyük hataları” isimli makalem bu gün Dünya gazetesinde yayınlandı.
Makaleye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Bir Satıcının Büyük Hataları…

hata2005 yılından bu yana, satış ve pazarlama konularında eğitim veriyorum. Bu eğitimlerim sırasında on binden fazla satış profesyoneli ile bir araya gelme şansım oldu. Bu süre içerisinde de, eğitimlerde ve eğitim aralarında yaptığımız görüşmelerde aldığım notları derledim. Aşağıda, özellikle satış işinde başarılı olan ve tecrübeli satıcıların yaptıkları en temel ama büyük hataları listeledim;

1- Tüm yumurtalar bir sepete koymak:
Satıcılar, özellikle büyük hesapları yönetirken tek bir kişi, tek bir kontak üzerinden işlerini devam ettirme eğilimdedirler. Bu da ciddi riskler oluşturur. İletişim içerisinde olan kişinin işten ayrılması, başka pozisyona geçmesi ve o kişiyle olan ilişkinin bozulması durumunda büyük hesap ile olan ilişkiler bozulacaktır. En temel tavsiyelerden biri, büyük ve kilit müşteriler ile ilişkide en az iki kontak ile ilişkinin yürütülmesidir. Ancak eğer seçtiğiniz iki kişinin birbiriyle iletişimi zayıf, hatta rakip konumdaysalar, aralarındaki uyuşmazlığın sizi fazla uzun vadeli bir tedarikçi olarak görmemelerine neden olacağını unutmamalısınız.

2- Rakipleri anmak / kötülemek:
İyi satıcılar, birçok farklı müşteriyle ilgilenirken rakiplerle de uğraşmak zorunda kalırlar. En temel dürtü ise, müşteri ile yapılan görüşmelerde rakiplerin dile getirilmesi, rakiplerle karşılaştırma yapılması ve hatta rakiplerin kötülenmesidir. Rakibi dile getiren, rakip ile karşılaştırma yapan satıcı, durup dururken –hiç de gerek yokken- rakibi gündeme getirir, rakibi müşterinin aklına sokar. Daha da kötüsü, bazı satıcılar satış kapatmak için rakipleri kötülemeyi seçerler. Asla unutmayın, rakibi kötülüyorsanız bir şeyleri gizliyorsunuzdur. Okumaya devam et

“Buldozer tipi satıcı tuttuğunu koparır” yayınlandı

dunya-logo“Buldozer tipi satıcı tuttuğunu koparır” isimli makalem bu gün Dünya gazetesinde yayınlandı.
Makaleye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Buldozer Tipi Satıcı

Satış ile ilgili yaygın kullanılan tanımlardan biri, ‘bir ihtiyacın doğru olarak tanımlanıp bu ihtiyacı karşılayacak çözümlerin ve müşterinin elde edeceği faydaların doğru bir yaklaşımla sunulması’ şeklindedir. Satış zannedildiği kadar rasyonel bir süreç değildir, bu sebeple satışı sadece standart kalıplar içerisinde değerlendirmek çok da doğru sonuçlar vermez. Buna net örnekler vermek gerekirse; otomobiller alınırken sadece taşımacılık sorununu gidermek için araç satın alınmaz, otomobilin sağlayacağı saygınlık ve imaj, müşterinin yer almak istediği statü de belirleyicidir. Satın almada salt amaç ürüne sahip olmak değildir, genellikle de fayda üründen daha öne çıkar. Birçok bayan sadece bir makyaj malzemesi satın almaz, güzelliği, bakımı, gençliği ve estetiği satın alırlar, yani temelde satın alınan faydadır. Başarılı satıcılar ürünün kendisi yerine, ürünün alıcısının gereksinimlerine karşılık verip örtüşen faydalarını vurgularlar.
Başarılı satıcılar, özellikle faydayı vurgulayarak ürünü satarken, ürünün üreticisi firma için en değerli nokta sadece satmak değil, memnun müşteriler yaratmaktır. Uzun vadeli ilişkinin yararını bilen firmalar, sadece satışa değil, “kaliteli satışa” odaklanırlar. Bu odaklanmanın sebebi ise gayet rasyoneldir; yeni müşteri elde etmek hayli pahalıdır. Yeni müşteriyi elde etmek için müşteriye bir avantaj, bir kolaylık verilmelidir ki mevcut çalıştığı markayı bıraksın. İşte bu avantajlar ve kolaylıkların hepsi maliyet yaratır. Mevcut müşteriyi elde tutmak ile karşılaştırıldığında, yeni bir müşteri elde etmenin maliyeti yaklaşık beş katıdır. Okumaya devam et

Prim Sistemleri

Satış; bir ürünün, hizmetin, fikrin ya da faydanı en uygun yerde, en uygun zamanda, en uygun kişiye, en uygun yöntemle taraflar adına uygun bir bedel karşılığında el değiştirmesi faaliyetidir. Tıpkı pazarlama tanımında olduğu gibi, satış tanımı da zamanla genişlemiş sadece ürün ve hizmetleri değil, ayrıca fikir ve faydaları da kapsar hale gelmiştir. İşte bu sebeple satış, gün geçtikçe daha geniş uygulama alanları bulmuş ve hayatın her anına nüfus eder hale gelmiştir. Bir diğer yandan da, satışın diğer tarafındaki alıcıların bilgiye çok kolay ulaşmaları, bilgi seviyelerinin yüksek olması, ürün hizmet ve prosesler konusunda daha tecrübeli hale gelmeleri, ürün ve hizmetleri tedarik eden ve satanların sayısının artması ve buna paralel olarak artan rekabet sebebiyle, hayatın her anına giren satış gittikçe daha zor hale gelmektedir.

Tüm bu gelişmeler ışığında bu gün işletmelerde en önemli yönetim fonksiyonlarından biri satış gücünün yönetimidir. İşletmelere gelir sağlayan kaynağın satış olduğu göz önüne alındığında, satış gücü ve yönetiminin önemi daha net anlaşılır hale gelir. Satış gücü yönetimi denildiğinde ise özellikle satış gücünün planlanması, örgütlenmesi, eşgüdümlenmesi ve denetlenmesi gibi faaliyetler akla gelir. Bu fonksiyonların içerisinde yer alan satış gücünün motivasyonu en önemli konulardan birisi olarak sürekli karşımıza çıkar. Satış gücünün daha çok ve karlı satması, satışın temel fonksiyonlarını yerine getirmesi için motivasyon sistemleri kurmak hayati önem taşır. Bu sistemlerin temelinde terfi, prim ve diğer haklar yer alır. Okumaya devam et

“Satış sonrası hizmetler” yayınlandı

dunya-logo“Satış sonrası hizmetler” isimli makalem bu gün Dünya gazetesinde yayınlandı.
Makaleye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

E-Mart ve Kampanya

141 zincir mağazasıyla ülke genelinde faaliyet gösteren Kore firması Emart’ın, öğlen 12:00 – 13:00 saatleri arasındaki satışlarının çok düşük olduğu görüldü.
Öğle yemeği saatine denk gelen bu periyodu daha verimli hale getirmek isteyen şirket yetkilileri, yalnızca bu saatlerde sürdürebilecekleri bir kampanya geliştirmek istediler. Bu amaçla 3 boyutlu bir karekod geliştirildi.
Videodaki düzenek, güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde, gölgeden faydalanarak karekod haline geliyor. Mobil cihazlarını kullanarak kodu okutan kullanıcılar, doğrudan Emart’ın sitesine yönlendiriliyorlar ve 1 saatliğine bir çok indirim kuponu ve bedava fırsatlardan faydalanma hakkı kazanıyorlar. Daha sonra telefonlarındaki uygulamadan, kazandıkları kuponla alışveriş yapan müşterilerin ürünleri teslimat adreslerine ulaştırılıyor.
Şirket bir aylık sürede, üye sayısını %58 artırırken, öğle saatlerindeki satışlarını %25 artırarak amacını gerçekleştirdi.

Kaynak: Retail News (http://retailnews.com.tr)


Satış ve Satıcı Hakkında

Satışın ne olduğu ile ilgili tanımlara baktığımızda, genelde karşımıza çıkan klasik tanım aşağı yukarı hep aynıdır; “Satış; bir ürünün, hizmetin, fikrin ya da faydanın
• en uygun yerde,
• en uygun zamanda,
• en uygun kişiye,
• en uygun yöntemle,
taraflar adına uygun bir bedel karşılığında el değiştirmesi faaliyetidir.”
Bu tanım, tamamen doğru olsa da, çok önemli bir olguyu atlıyor, satış insanlar arasında gerçekleşen psikolojik bir süreçtir. Dolayısıyla, aslında satış hevesin ve duyguların transferidir. Hatta beyinden beyine yapılan bir alışveriştir. Hepimizin başına gelmiştir, hiç birşey almaya ihtiyacımız da niyetimiz de yokken, iyi bir satıcıyla karşılaşıp bir anda birşeyleri satın almışızdır yada en ihtiyacımız olduğu zamanlarda, bir satıcının davranışları dolayısıyla satın almaktan vaz geçmişizdir. İşte tüm bunlar bize, satışın aslında tamamen insanlar arasında geçen, heves ve duygu ile ilgili bir olgu olduğunu gösteriyor. Okumaya devam et

Ticari Pazarlama (Trade Marketing)

Pazarlama bileşimini göz önüne aldığımızda, artık hiç kuşkusuz kabul görmüş dört ana konu ile karşılaşıyoruz; ürün (neyi satacağız?), fiyat (kaça satacağız?), dağıtım (nerde satacağız?) ve tanıtım (ürünü nasıl çekici yapacağız?). Aslında tam da bu noktada, pazarlama ve satışı birbirinden mümkün olduğu kadar ayırmaya çalışıyoruz. Pazarlama daha ürün planlama safhasında başlarken satış ürün sonrası gerçekleşen bir fonksiyon ve pazarlama mümkün olduğu kadar tek bir hedefe yoğunlaşıyor; “satışı gereksiz hale getirmek”.

Okumaya devam et

Satış Sonrası Hizmetler

Genel anlamda baktığımızda satışın tarifi çok basit, “satış; bir ürünün, hizmetin, fikrin ya da faydanın, en uygun yerde, en uygun zamanda, en uygun kişiye, en uygun yöntemle, taraflar adına uygun bir bedel karşılığında el değiştirmesi faaliyetidir.” Bu tanıma aslında bütün satış sürecini tanımlıyor, üstelik gerekli tüm değişkenleri de içeriyor. Bu durumda, tanımı açarak satışın niteliklerini de ortaya koymamız mümkün;
– Yeni bir ürünü veya hizmeti kabul ettirmek,
– Rakibin yerine sizin ürün ve hizmetinizi kabul ettirmek,
– Mevcut müşteriyi daha fazla almaya ikna etmek,
– Müşteri memnuniyetini dolayısıyla müşteri sadakatini sağlayabilmek…
Böyle bir bakış açısıyla satış gerçekten çok kolay gözüküyor ama gerçekten her şey bu kadar basit mi? Cevap ne yazık ki kocaman bir “hayır!”… Okumaya devam et