Mr.Dot ve Blogu

Fiat Grande Punto ile özdeşleşen Mr.Dot karakterinin blogu Mr.Dot tam gaz devam ediyor.

Dünya’da ve Türkiye’de ilk kez ürünü sembolize eden bir karakter için (Mr.Dot) hazırlanmış blog fikri TamOtomatik‘ten çıkmıştı.

Ürünün hitap etmek istediği kitleye (okul ve plazalardaki internet gençliği) ulaşabilmesi açısından gayet yenilikçi bir internet pazarlama çalışması ve sanırım çok da başarılı oldu.

Yaşasın blogların gücü!

 

mrdot.jpg

Gerilla Pazarlamacının Not Defterinden (7)

E-pazarlamanın ayrılmaz parçası e-postalar hakkında tüyolar:

  • Mesaj listenizde bulunanlara çok sık e-posta yollamayın ama onların sizi unutmamasını da sağlayacak kadar sık e-posta atın.
  • Mesajlarınızı hem text hem de HTML biçiminde hazırlayın.
  • Bir mesajın içinde web adresinizin 2-3 kere muhakkak geçmesine dikkat edin.
  • E-postaları hafta ortası yollayın.
  • Kişiye özel mesaların %20 daha fazla cevap aldığını unutmayın.
  • Kısa mesajlar her zaman iyidir.

Kaynak: Jay Conrad Levinson

Flog

Bloglar, artık şirketler için vazgeçilmez bir pazarlama aracı. Eğer markanızın yaygınlaşmasını istiyorsanız, bloglara ihtiyaç duyacaksınız. Bir ürün veya hizmet hakkında bloglarda yazılmış olumlu yorumlar, bu ürün için harika bir ağızdan ağıza pazarlama kampanyasının başlamasına sebep oluyor.

Ipsos Mori’nin Avrupa’da yaptığı araştırmaya göre, bloglarda yazılan yorumlar, TV ve e-posta reklamlarına göre çok daha etkili.

Şirketler, bloglarda ürün ve hizmetleriyle ilgili neler yazdığına da dikkat etmek zorundalar. Aynı araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların 3’te biri, bloglarda ürün veya hizmet hakkında olumsuz bir yorum gördüklerinde satın alma kararlarından vazgeçtiklerini belirtmişler!

Tabi bir de madalyonun öbür yüzü var;

Flog, Fake-Blog kelimlerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. Anlamı ‘sahte blog’… Yani şirketler, ürünlerini veya hizmetlerini açtıkları bu sahte blogda övüyorlar, düzenli olarak yorumlar gönderiyorlar!

Flog’un en yeni örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık. http://www.alliwantforxmasisapsp.com/ adlı blogda, yılbaşı için sadece PSP istediğini söyleyen kişiler bir araya geliyor ve isteklerinin sebeplerini anlatıyorlardı. Blog gerçekten popüler oldu ama kısa süre sonra blogun SONY tarafından yaratıldığı ve sürdürüldüğü ortaya çıktı. SONY hemen geri adım attı ve blogu yayından kaldırdı.

Sanırım 2007’de daha çooooook FLOG göreceğiz!

Pazarlama Canavarı Sabah Gazetesi’ndeydi

pazarlamacanavari_sabah-webde.jpg

Web’de Kendini İfade Etme Sanatı

Kolay yoldan kendini anlatmak isteyenlerin gözdesi olan bloglar, kendi aralarında farklı kategorilere ayrılıyor. İnternet dünyasında her birinin kendi içinde takip edilen popüler isimleri, takipçileri ve hayranları var

Bloglar, dünyada çok ciddiye alınmalarına rağmen, Türkiye’de 2005 yılına kadar çok fazla fark edilmiş değillerdi. Blog adının duyulmasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçti ve artık Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 90’ı yazar veya okuyucu olarak bloglarla iletişim içinde. Hemen herkesi kolay yoldan internet sitesi sahibi yapan özel bir yazılıma sahip olan blogların, Türkiye’de 80 yaşında da sekiz yaşında da kullanıcısı bulunuyor. Çünkü herkes bir şekilde kendini anlatmak, sanal da olsa diğer insanlarla iletişim halinde olmak istiyor. Türkiye’de en çok ziyaret edilen blog hizmeti veren site ise blogcu.com. Yayına başlamasının üstünden sadece bir yıl geçmesine rağmen blogcu, en çok ziyaret edilen ilk 40 Türkçe site içinde. Şu anda 175 binden fazla üyeye hizmet veriyor ve içinde 1 milyondan fazla yazı bulunuyor. Türkçe blogların kendi içlerinde farklı türleri var. Günlük gibi kullanılan kişisel blogların yanı sıra, sadece belli bir alanda yazıların bulunduğu temasal bloglar ve şirketlerin kendi ile ilgili haberleri duyurdukları şirket bloglarının sayısı her geçen gün artıyor. Bunların arasında farklı alanlardaki popüler blogların sahipleriyle; yani bloggerlarla konuştuk…

Blog nedir?

Blog sözcüğü, internet üzerinde günlük tutmak anlamında kullanılan weblog teriminden geliyor. Bu şekilde kısa yazı paylaşım alanlarına girilen metinlere ‘blog’, yapılan eyleme ise ‘bloglama’ adı veriliyor.

Blogger kimdir?

Hayatın içinden ilgi duydukları şeyleri birkaç cümle ile internetteki diğer kullanıcılarla paylaşanlara blogger deniyor.

‘Farklılığınızı ortaya koymanın en basit yolu blog kurmak’

Zeki Yüksekbilgili (31)

http://www.blogcu.com/pazarlamacanavari

Tematik bloglardan biri olan Pazarlama Canavarı, Dokuz Eylül Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Pennsylvania Üniversitesi’nde işletme masterı yapan Zeki Yüksekbilgili tarafından kuruldu. Kendisi bu blogu kurduğunda, Türkçe yayın yapan pazarlama blogu sayısı sadece 10’muş. Dünyada ise bu sayı 7 binlerin üzerindeymiş. Ülkemizde de ‘yeni pazarlama’da olup bitenlerin işlendiği bir pazarlama günlüğüne ihtiyaç olduğuna inandığı için bu blogu kurduğunu anlatıyor. Her gün düzenli olarak yazıyor ve blogu günde ortalama 400 hit alıyor. Yeni pazarlamada yeni çözümlerden bahsettiği ve sade bir dille yazdığı için bu kadar ilgi gördüğünü anlatıyor. Yüksekbilgili’ye göre günümüzde kişisel web sitelerinin sayısı 1 milyardan fazlayken, kişisel farklılığınızı ortaya koymanın en basit yolu bir web sitesi yerine bir web günlük; yani blog kurmak. Böylece insanların birbirleriyle etkileşim imkânı artıyor. Yüksekbilgili’nin şimdiye kadar en çok tepki alan yazısı ‘Pazarlama Mucize Değildir’ başlıklı yazısı olmuş. Pazarlamanın ne olmadığını ve ne yapamayacağını anlatmaya çalıştığı bu yazısıyla ilgili dört yüzden fazla e-posta almış. Aynı yazı ülkemizde iki gazete ve bir dergide yayınlanmış. Bunun üzerine Pazarlama Mucize Değildir adını verdiği kitabı da kasım ayında piyasaya çıkacak.

pazarlamacanavari_sabah-webde2.jpg

E-posta İpuçları

E-posta göndermek için en uygun gün Salı günüdür.
Kullanıcılar, gönderilen mesajları silmeden en çok Salı günü (%25,4) okumayı tercih ediyorlar. Daha sonra sırasıyla Çarşamba (%23.3) ve Perşembe (%18.3) günleri tercih edilen günler.

E-postaların sabah kullanıcıların hesaplarında olmasını sağlayın.
Kullanıcıların %41’i e-postalarını sabah kontrol ediyorlar.

Konu kısmı 50 karakterden az olan mesajların silinmeden açılma olasılığı daha fazladır.
E-postanızın Konu kısmını 50 karakterden az tutun.

Konu kısmı 1-49 karakter arası olan e-postaların açılma olasılığı, 50 karakterdenfazla olanlara göre %12,5 fazladır.

Çok fazla e-posta ile müşterileriniz sıkmayın. Müşterileriniz, aynı firmadan haftada birden fazla teklif almak istemiyorlar.

Kullanıcıların %35.3’u, aynı firmadan gelen mesajı haftada bir sıklıkta olduğu sürece normal olarak değerlendirirken, %32,9’u ayda bir sıklığı normal olarak değerlendiriyor.

KAYNAKLAR:
– E-mail Labs, Email Marketing Statistics and Metrics, http://www.emaillabs.com/
– Jupiter Research, Email Marketing Content Best Practices: Identifying the Impact of Content on Response Behavior
– L. Freedman, The E-Tailing Group

Marketingist Fuarı ve Marketingist Blog

Marketingist başladı.

Avrupa’nın en büyük pazarlama etkinliklerinden biri olan marketingist Pazarlama Fuar ve Konferansı’nın üçüncüsü, 28 Eylül – 01 Ekim tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.

marketingist, 2005 yılında 219 katılımcı firma, 75 konferans ve 10.000 profesyonel ziyaretçisiyle rekora imza atarken 2006 yılında çıtayı daha da yükseltti.100’ü aşkın konferansın gerçekleştirileceği marketingist‘te bu sene, 300’ün üzerinde katılımcı ve 10.000’den fazla pazarlama profesyoneli aynı platformda buluşacak.  

 

Bu yıl Marketing Türkiye‘nin harika bir uygulaması ile marketingist‘de olan bitenler, pazarlama blog yazarları gözünden, marketingistblog‘da yorumlanıyor, yazılıyor, çiziliyor.

marketingistblog‘da Murat Kaya, Selim Yörük, destan, Zeynep Özata, onur yuksel, A. Selim TuncerMurat Buyurgan, serhat, Alper Akcan, Tunç Kılınç, Pazarlama Cadısı, Alemsah, marketingpost, Volkan Vardareli, Gaye ve ben yazıyoruz.

E-postalarımızı Saklamak!

Seth Godin blogunda, e-posta listesini seneler evvel attığını belirtmiş. E-posta ile, eğer yeterince iyi bir itibanız varsa, insanları harekete geçirmenin çok kolay olduğunu belitmiş.

Diyor ki “E-postanızı, sadece gerçekten söyleyecek önemli birşeyleriniz için saklayın!”.

Ne dersiniz? Söyleyecek birşeylerimiz olana kadar e-posta ile pazarlama yapmayı bıraksak mı?

Gerilla Pazarlamacının Not Defterinden (4)

E-postalar hakkında asla unutmamanız gereken 3 şey;

1- Konu Kısmı:

Bir e-postanın “sil” butonundan kurtulmasının tek yolu, konu kısmının alıcının ilgisini çekmesidir. Her ne kadar “siz” ve “bedava” kelimeleri çekici olsa da, bu kelimeler gereğinden fazla kullanıldıklarından, artık alıcıyı etkileyemez durumdalar. E-postanın konu kısmı, ilanınızın başlığıyla aynı şeydir. Gerillalar bilir ki, eğer bir ilanı hazırlamak için 10 saatleri varsa, 9 saati başlığı seçmek için harcamak gerekir.

2- E-postanın açılış kısmı:

E-postalarınızın içeriğinin alıcılar tarafından okunmaya devam edilmesini sağlayan kısım burasıdır. Bu yüzden açılış işinizin hakkında değil, sadece alıcının hakkında birşeyler içermelidir. İnsanlar kendileriyle, işinizle olduğundan daha fazla ilgilenirler.

3- E-postanın uzunluğu:

E-postalarınızı mümkün olduğunca kısa tutun, tıpkı bu paragraf gibi…

Kaynak: Jay Conrad Levinson

Çevrimiçi Pazarlama ve Vodacco

Vodacco Web Stratejileri’ni duymuşsunuzdur. Özellikle Google‘da pazarlama, e-pazarlama veya e-ticaret ile ilgili arama yaptığınızda, sponsor bağlantı (sponsored link) olarak muhakkak karşınıza ekranın sağ köşesinde bir kere çıkmıştır. Kim bilir Google’a bunun için ayda ne kadar para veriyorlar…

 

Google’da pazarlama ile ilgili bir arama yaptığımda karşıma yine aynı sonuç çıktı. Fakat bu sefer “BLOG PAZARLAMASI, Vodacco – Blog Pazarlama Danışmanı, Danışmanlığımız sizi
Farklılaştırır” olarak sonuç yine sponsor bağlantılar arasındaydı.

 

 

Akabinde meraktan, hemen “BLOG PAZARLAMASI” olarak Google’da arama yaptım. Çıkan ilk 3 sonuç şöyle;

1-Serdar Öner

2-Pazarlama Canavarı

3-Bloglar Alemi

 

 

Yani Vodacco, bu çıkan sonuçlarda ilk 3 sırada yoktu. İşin enteresan yanı, çıkan 282.000 sonuçtan hiçbirinde Vodacco yoktu!

 

“Blog Pazarlaması” için Google’da bir sponsor bağlantı da çıkmadı.

 

Vodacco Web Stratejileri‘nin web sitesinde, arama motorları için düzenlediği anahtar kelimeleri(keywords):

“Web Stratejileri, Yönetim Danışmanlığı, Strateji, Marka Yönetimi, Pazarlama, B2B, portal yönetimi, e-pazarlama, yeni stratejiler, e-dönüşüm, e-iş, e-çözüm, web pazarlama, CRM, e-danışmanlık, bilgi yönetimi, e-tedarik, iş zekası, kurumsal iletişim”

 

Bunlar içerisinde de “blog” ile ilgili hiçbir kelime yok!

 

İnternette pazarlama (yada çevrimiçi pazarlama), pazarlamadan farklı değil. Şirket ile ilgili tüm mesajların birbirini destekleyici olması gerekli. Ya blog pazarlaması ile ilgilenirsiniz, hem sponsor bağlantılarınızda bunu para ödeyerek yaparsınız, hem anahtar kelimelerinize koyarsınız, arama motorlarında arandığında siz sonuç olarak çıkarsınız, yada bu iş için sadece sponsor bağlantıya para ödemezsiniz.

 

Ne dersiniz?

 

NOTLAR:

– Sn.Serdar Öner, “blog pazarlaması” yazınca web günlüğünüz ilk çıkan sonuç. Haberiniz olsun.

– Pazarlama Canavarı, çıkan 2.sonuç ve ben bunun için Google’a tek kuruş ödemedim.

İnternet Reklamcılığı % 30 Yükseldi

turk.internet.com adresinden alıntıdır;

İnternet reklamcılığı sektöründeki büyümenin ve diğer reklamcılık alanlarında gelen kaymanın, reklamcıların pazarlama stratejilerini ve yaklaşımlarını değiştirmeye başladıklarını gösterdiği not ediliyor.
Yönlendirme şeklindeki ve e-mail reklamları şeklindeki internet reklamlarının yükselmekte olduğu da bildiriliyor.
Anahtar kelime arama reklamcılığı (Google tarzı)’nun 2005 yılında tek başına 5.132 milyar $ olarak gerçekleştiği bildiriliyor. Bu da Google’un ilk çeyrekteki başarılı sonuçlarını açıklıyor.
Google’un anahtar kelime ürünü AdSense şu anda şirketin ana gelir kaynağı durumunda ve Wall Street tahminlerini bile aşıyor.
Görüntü reklamcılığının da 2005 yılında 1,8 milyar $’dan yükselerek 2,5 milyar $’a çıktığı görülüyor.

Küçük Ama Büyük

Sitenizi tasarladınız – hem de en iyi şekilde, kullanıcı dostu olarak -, SEO (Search Engine Optimization – Arama Motoru Optimizasyonu) yaptırdınız – artık özel kelimelerle sizi arayanlar sitenize ulaşabiliyor- ve çevrimiçi satış yapmaya başladınız. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, çevrmiçi satışlarda da, ziyaretçilerinizin sadece küçük bir kısmı sizden satın alma yaptı. Deli gibi, SPAM, e-posta reklamı ile tanıtıma devam ettiniz ve ziyaretçi sayısını binlere çıkarttınız. Ama hala sitenizden yüksek satış rakamlarına ulaşamıyorsunuz…

İşte çok küçük bir tavsiye;

Sitenizi ziyaret edip, birşey almadan çıkanlara, siteden çıkar çıkmaz açılan bir pop-up sayfası yerleştirseniz ve deseniz ki; “Ey ziyaretçi, sitemize geldiğiniz için teşekkürler, sitemizden birşey almadığınızı gördük, olabilir, canınız sağolsun. İsterseniz aşağıdaki forma adınızı, adresinizi ve e-posta adresnizi girin. Eğer bu kısımları doldurussanız size ücretsiz olarak ……. yollayacağız. Bu teklif size, sitemizi gezip birşey almadığınız için sunuluyor”.

Sonra bu şekilde topladığınız adreslere, hem vaad ettiğiniz ücretsiz şeyleri yollasanız, hem de basılmış bir sipariş formu yollasanız???

Belki de sitenizi ziyaret edip, birşey almadan giden ve belki de sonsuza kadar bir daha dönmeyecek olan ziyaretçileri müşteriye çevirebilisiniz!

Ne dersiniz?

Sifry Web Günlükleri Nisan’06 Raporu

Sifry Web Günlükleri ile ilgili Nisan’06 raporunu yayınladı.

Raporun orjinal haline bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
  Rapordaki bence en ilginç çıktı, Nisan 2006’da günde 75.000 yeni web günlüğün eklendiğinin saptanmış olması. Yandaki grafik, Ocak 2004’den bu yana web günlüklerin eklenme sayılarını gösteriyor.  

(Grafiğin üzerine tıklayarak, grafiği ekranda büyütebilirsiniz)

İnsanlar Sizin Sitenizi Neden Kullanmıyor?

Scott Heiferman insanların sitenizi niye kullanmadığını yazmış ve 50 tane sebep sıralamış.

Bence en etkinleri;

* Çünkü herkesin, kullanmadığını biliyorlar.

* Siteniz, onlarda olmayan bir problemi çözüyor.

* Sitenz onların problemini çözmüyor.

* Çünkü kimse tavsiye etmedi.

* Çünkü birşey kazandırmıyor.

 

Yazının tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.