Yapı Kredi ve Kırık Camlar

pazarlamacanavari_yapikredifis.jpg

Yapı Kredi Bankası Koç Gurubu tarafından alındıktan sonra, çok akıllıca bir hareketle bankanın ismine hiç dokunmadan sadece logoya ‘koç’ amblemi ekleyerek geçişi sağladılar. Bu konuda bir sürü şey yazıldı, çizildi…

1 hafta evvel (bu değişimden sonra) Yapı Kredi’de ATM üzerinden bir işlem yaptım. ATM’nin bana verdiği fiş üzerinde basılı olarak Yapı Kredi’nin yeni ‘koç’ amblemli logosunu görünce çok şaşırdım, çünkü değişim halka açıklanalı sadece 24 saat geçmişti ve matbu fişlerin boşlarının bu kadar hızlı değiştirilmiş olması beni çok etkiledi. Düşünsenize Yapı Kredi’nin 600’ün üzerinde hizmet noktası var ve buralardaki herşey bir anda değiştirilecek… Fişe biraz daha dikkatli bakınca, Yapı Kredi’nin eski logosunun da hala orada olduğunu gördüm. Yazılım tarafından basılan fiş hala eski logo ile basılmıştı! Bankacı değilim ama eminim ki 600 noktadaki yazılımda değişiklik yapmak, o 600 noktaya yeni matbu fişleri ulaştırmaktan çok daha kolaydır.

Birilerinin gözünden kaçmış işte…

Daha evvel yazmıştım; “PAZARLAMACILAR GARDİYAN’dır. Bu detaylarla ilgilenmek zorundadırlar. Şirketteki tüm kırık camları tamir etmek zorundadırlar. Pazarlamacılar, şirketin duvarının boyanmasıyla ilgilenmek, yeni kart tasarımına ihtiyaç olduğunu ispatlamak, girişteki resepsiyonun yenilenmesiyle uğraşmak, katalogları ve web sitelerini her sene yeniden tasarlamak, fişlerin üzerine doğru logonun basıldığından emin olmak zorundalar. Üstelik bu işler için yapılacak harcamaların hiçbiri, ne satış olarak dönecek ne de bir tane daha müşteri…

AMA, eğer bunları yapmazsanız müşterinizi kaybedeceksiniz. Çünkü bunları yapmadığınızda müşteriler fark edecek!”

 

Marketingist ve Kırık Camlar

Marketinist bu gün açıldı. İlk gün hemen koşa koşa gittim, neler olacak diye.

Önce izlenimlerim;

– Bu fuarı çok seviyorum çünkü sadece pazarlama ile ilgili!

– Bu fuarı çok seviyorum çünkü sadece ilgilenenler geliyor, kuru kalabalık yok.

– 300’e yakın katılımcısı ile, bu sene daha da güçlü bir pazarlama fuarı.

– Türkiye’nin “pazarlama oscarı” Think Marketing 2006’da “büyük ödül” FORTIS’in oldu, “yenilikçi ürün” kategorisinde GARANTİ FLEXI CARD, “yeni marka yaratma” kategorisinde HARE LİKÖR, “devrimci pazarlama uygulamaları” kategorisinde PEGASUS ödül kazanan diğer markalar oldu.

– Konferanslardan hiçbirine ilk gün gitme şansım olmadı ama fuarın “pazarlamayı sil baştan yeniden yaratma” konseptine uygun bir stand tasarımı veya sunum kesinlikle yoktu.

– Komşufırın firması harika bir kampanya yaptı; Marketinist’in tanıtımlarında kullanılan ekmeğin aynısını üretip, öğleden sonra katılımcılara dağıttı. Görünüşü kadar lezzetli de bir ekmekti, tanıtım yazılarından anladığım kadarıyla bu ekmek Kastamonu Ekmeği imiş ve en büyük özelliği kendine has bir ekşiliğe sahip olmasıymış.

Kısacası iyi bir başlangıçtı.

Ama fuarda sürekli beni rahatsız eden fuarın “kırık camları” oldu. (Kırık Camlar ile ilgili deyatlı bilgi için tıklayın)

Bu kadar JANJANLI bir atmosferde, yerler hasır ile kaplanmıştı.

Seçilen malzeme (hasır), malzemenin rengi, özellikle de montaj şekli (yapışkanlı bantlar ile birbirlerine tutturulmuş!) gerçekten bir felaketti. Fuarın atmosferini tam anlamıyla öldüren bir yer kaplaması!

Bu kadar ciddi bir organizasyonda kesinlikle olmamalıydı. Fuarın organizatörü TİFAŞ’ın pazarlamacılarının pazarlama fuarındaki bu kırık camı görüp onartması gerekiyordu.

Ne yazık ki, kırık camları onarmak her zaman pazarlamacıların işi olmak zorunda.

Pazarlamanın konuşulduğu, pazarlamanın soluk olarak alındığı verildiği bir yerde böyle bir “ayrıntı” kırık cam olarak karşımıza çıktı.

 

pazarlamacanavari_pazarlamacanavari.jpg pazarlamacanavari_pazarlamacanavari1.jpg

Pazarlamacılar Gardiyandır

Kriminoloji uzmanı James Q.Wilson’un teorisi KIRIK CAMLARI’ı belki duymuşsunuzdur. Eğer sokakta giderken, kırık camlı (ve tamir edilmemiş) bir bina varsa, yavaş yavaş bu binanın diğer camları da etraftakiler tarafından kırılır. Çünkü insanlar bu binadakilerin ya orada olmadığına yada bu konuyla ilgilenmediklerine inanırlar. Akabinde bu anarşi önce binayı sarar, sonra da sokağı…

Michael Levine’in kitabı KIRIK CAMLAR, KIRIK İŞLETME‘de, bu teoriyi pazarlamaya uyarlamış. Eğer detaylara önem vermezseniz, detaylar tüm işinizin yok olmasına sebep olabilir. Bu kırık cam, kötü bir alo sesi, feci bir kart, başarısız bir satış elemanı, önemsemez bir işçi veya mal iadesindeki aptalca bir kural olabilir. Bu detaylar, işletmenizin KIRILMASINA yol açabilir.

B2B Blog, bu kuraldan yola çıkarak yeni bir kuram ortaya attı; PAZARLAMACILAR GARDİYAN’dır. Bu detaylarla ilgilenmek zorundadırlar. Şirketteki tüm kırık camları tamir etmek zorundadırlar. Pazarlamacılar, şirketin duvarının boyanmasıyla ilgilenmek, yeni kart tasarımına ihtiyaç olduğunu ispatlamak, girişteki resepsiyonun yenilenmesiyle uğraşmak, katalogları, web sitelerini her sene yeniden tasarlamak zorundalar. Üstelik bu işler için yapılacak harcamaların hiçbiri, ne satış olarak dönecek ne de bir tane daha müşteri…

AMA, eğer bunları yapmazsanız müşterinizi kaybedeceksiniz. Çünkü bunları “YAPMADIĞINIZDA MÜŞTERİNİZ FARK EDECEK”!

Önümüzdeki senenin pazarlama bütçesine KIRIK CAMLARI’da ekleyin…