Sizin Şirketiniz Nerede?

Çok kısa bir süre öncesine kadar şirketler, müşterilerinin dikkatini çekebilmek, ürünlerini ya da yaptıkları işleri tanıtabilmek için pahalı reklamlar satın almaktan başka bir iletişim yolunu düşünemiyorlardı bile. Bu dönem içerisinde toplu medya aracılığıyla iletişimi gerçekleştirmekten başka çıkar yol yoktu ve şirketler mümkün olduğunca kontrol altına alabildikleri hedef kitleye reklamlar yoluyla ulaşmaya çalışıyorlardı. Ayrıca kişiye özel (bireyselleştirilmiş) her hangi bir mesajı kişilere ulaştırmak neredeyse imkansızdı, en kötü olan ise, reklamların gerçekten çok pahalı olmasıydı.
Bu gün reklam fiyatları değişmedi, reklamlar hala çok pahalı ama özellikle kişiye özel mesajlar ulaştırmayı hedefleyen şirketler için reklamlarla karşılaştırılamayacak kadar ucuz bir alternatif var; internet. Internet ile pazarlama iletişimi tamamen değişti, eski kuralların yerini yenileri aldı. Artık reklam toplu medya aracılığıyla yapıldığı şekliyle tek yönlü değil, tüketicinin de içerisinde olduğu ve her zaman kolaylıkla ulaşabileceği çift yönlü bir şekle dönüştü. İşte bu çift taraflı iletişim artık bloglarla, pod yayınları (pod casting) ile, e-kitaplarla, e-bültenlerle, kişiselleştirilmiş e-posta mesajlarıyla, özel içerikli web siteleri ile sağlanıyor. Yeni pazarlama iletişiminde reklam artık her şey değil! Okumaya devam et

Blog Ödülleri 2008

Pazarlama Canavarı, Blog Ödülleri 2008 yarışmasında “pazarlama” kategorisinde yarışıyor. Siz de Pazarlama Canavarı’na http://2008.blogodulleri.com/ adresine girip oy vererek destek verebilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey üye olmak ve pazarlama kategorisinde Pazarlama Canavarı’na oy vermek.

Mr.Dot ve Blogu

Fiat Grande Punto ile özdeşleşen Mr.Dot karakterinin blogu Mr.Dot tam gaz devam ediyor.

Dünya’da ve Türkiye’de ilk kez ürünü sembolize eden bir karakter için (Mr.Dot) hazırlanmış blog fikri TamOtomatik‘ten çıkmıştı.

Ürünün hitap etmek istediği kitleye (okul ve plazalardaki internet gençliği) ulaşabilmesi açısından gayet yenilikçi bir internet pazarlama çalışması ve sanırım çok da başarılı oldu.

Yaşasın blogların gücü!

 

mrdot.jpg

Pazarlama Canavarı Sabah Gazetesi’ndeydi

pazarlamacanavari_sabah-webde.jpg

Web’de Kendini İfade Etme Sanatı

Kolay yoldan kendini anlatmak isteyenlerin gözdesi olan bloglar, kendi aralarında farklı kategorilere ayrılıyor. İnternet dünyasında her birinin kendi içinde takip edilen popüler isimleri, takipçileri ve hayranları var

Bloglar, dünyada çok ciddiye alınmalarına rağmen, Türkiye’de 2005 yılına kadar çok fazla fark edilmiş değillerdi. Blog adının duyulmasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçti ve artık Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 90’ı yazar veya okuyucu olarak bloglarla iletişim içinde. Hemen herkesi kolay yoldan internet sitesi sahibi yapan özel bir yazılıma sahip olan blogların, Türkiye’de 80 yaşında da sekiz yaşında da kullanıcısı bulunuyor. Çünkü herkes bir şekilde kendini anlatmak, sanal da olsa diğer insanlarla iletişim halinde olmak istiyor. Türkiye’de en çok ziyaret edilen blog hizmeti veren site ise blogcu.com. Yayına başlamasının üstünden sadece bir yıl geçmesine rağmen blogcu, en çok ziyaret edilen ilk 40 Türkçe site içinde. Şu anda 175 binden fazla üyeye hizmet veriyor ve içinde 1 milyondan fazla yazı bulunuyor. Türkçe blogların kendi içlerinde farklı türleri var. Günlük gibi kullanılan kişisel blogların yanı sıra, sadece belli bir alanda yazıların bulunduğu temasal bloglar ve şirketlerin kendi ile ilgili haberleri duyurdukları şirket bloglarının sayısı her geçen gün artıyor. Bunların arasında farklı alanlardaki popüler blogların sahipleriyle; yani bloggerlarla konuştuk…

Blog nedir?

Blog sözcüğü, internet üzerinde günlük tutmak anlamında kullanılan weblog teriminden geliyor. Bu şekilde kısa yazı paylaşım alanlarına girilen metinlere ‘blog’, yapılan eyleme ise ‘bloglama’ adı veriliyor.

Blogger kimdir?

Hayatın içinden ilgi duydukları şeyleri birkaç cümle ile internetteki diğer kullanıcılarla paylaşanlara blogger deniyor.

‘Farklılığınızı ortaya koymanın en basit yolu blog kurmak’

Zeki Yüksekbilgili (31)

http://www.blogcu.com/pazarlamacanavari

Tematik bloglardan biri olan Pazarlama Canavarı, Dokuz Eylül Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Pennsylvania Üniversitesi’nde işletme masterı yapan Zeki Yüksekbilgili tarafından kuruldu. Kendisi bu blogu kurduğunda, Türkçe yayın yapan pazarlama blogu sayısı sadece 10’muş. Dünyada ise bu sayı 7 binlerin üzerindeymiş. Ülkemizde de ‘yeni pazarlama’da olup bitenlerin işlendiği bir pazarlama günlüğüne ihtiyaç olduğuna inandığı için bu blogu kurduğunu anlatıyor. Her gün düzenli olarak yazıyor ve blogu günde ortalama 400 hit alıyor. Yeni pazarlamada yeni çözümlerden bahsettiği ve sade bir dille yazdığı için bu kadar ilgi gördüğünü anlatıyor. Yüksekbilgili’ye göre günümüzde kişisel web sitelerinin sayısı 1 milyardan fazlayken, kişisel farklılığınızı ortaya koymanın en basit yolu bir web sitesi yerine bir web günlük; yani blog kurmak. Böylece insanların birbirleriyle etkileşim imkânı artıyor. Yüksekbilgili’nin şimdiye kadar en çok tepki alan yazısı ‘Pazarlama Mucize Değildir’ başlıklı yazısı olmuş. Pazarlamanın ne olmadığını ve ne yapamayacağını anlatmaya çalıştığı bu yazısıyla ilgili dört yüzden fazla e-posta almış. Aynı yazı ülkemizde iki gazete ve bir dergide yayınlanmış. Bunun üzerine Pazarlama Mucize Değildir adını verdiği kitabı da kasım ayında piyasaya çıkacak.

pazarlamacanavari_sabah-webde2.jpg

Buna ben de inandım, meğer “gerçek”mişiz!

Cumartesi günkü MARKETİNG TÜRKİYE Blogger Toplantısından bahsetmiştim. Bu toplantıyla da ilgili birşeyler yazacaktım ama Sn.Selim Tuncer öyle güzel bir yazı yazmış ki, aynen koymayı daha doğru buldum. Ellerinize sağlık Sn.Tuncer.

 

Geçtiğimiz Cumartesi günü, pazarlama bloğu sahipleri olarak  Marketing Türkiye’nin davetlisiydik. Bir yuvarlak masa  (Bu masalar genellikle yuvarlak olmuyor,  adları böyle…) etrafında toplandık ve havadan sudan konuştuk.  (Tabii ki bizim havalardan!) Doğrusu  benim için işin en heyecan verici yanı, aylardır sanal ortamda sohbet  ettiğimiz, şakalaştığımız, derin tartışmalara giriştiğimiz sanal  arkadaşlarla “yüz yüze” ve  “göz göze” gelmek ve onların  “gerçek” olduklarına tanıklık etmek  oldu. Tabii bu arada ben de “gerçek”  olduğuma inandım. Salt bu bile, Marketing Türkiye’ye defalarca teşekkür  etmemize yeter. Diyeceksiniz ki “Siz bir araya gelmek için Marketing  Türkiye’nin davetini mi beklemek zorundaydınız?” Evet! Çünkü biz o zamana
 kadar “sanal”dık ve bu nedenle  birbirimizi davet edemezdik. Sanırım, bundan sonra daha kolay!

Serdar Öner’in çektiği yukarıdaki fotoğrafta (Mecazen adı yuvarlak olan masadan kalkmıştık, orası merdiven!) ne kadar gerçek gerçek durduğumuzu siz de görün işte! Ben niye mi öndeyim? Tabii ki masadan en son kalktığım için…

Ayrıntıları daha sonra yazmak üzere bu yuvarlak masa toplantısına katılan pazarlama ve reklam bloglarının “gerçek” sahiplerini tanıtmak isterim: [1] Atölye, Tunç Kılınç (Fark yaratma atölyesi ustası…) [2] Eylülce, Gaye Ör [3] Marketing Türkiye, Günseli Özen Ocakoğlu (Genel Yayın Yönetmeni, ev sahibi…) [4] Elmaaltshift, Fırat Yıldız (’ın kaşları ve alnı!) [5] Molaverrahatla, Arzu Cihangir [6] Brand Box, Onur Yüksel [7] Pazarlama Canavarı, Dr. Zeki Yüksekbilgili (’nin kaşı ve burnu…) [8] Project House, Serhat Akkılıç (O da ev sahiplerinden…) [9] Ana Fikir, Selim Yörük (Aramıza karışan ördek yavrusu… Kanatlanınca uçup bizi bırakmayacak ama…) [10] MarketingMa, Alper Akcan (’ın gözleri ve çok çalışan beyni…) [11] Junior Copywriter, Murat Kaya (Pek junior gibi görünmüyor, onun da adı öyle!) [12] İnteraktif Yaklaşım, Murat Buyurgan [13]Pazarlama ve Başka Şeyler, Serdar Öner (Fotoğrafı onun çektiğini söylemiştim, ama bu
kareyi Marketing Türkiye’den Burçin çekti.)
[14] Marketallica, Özgür Alaz [15] Blogistan, F. Zeynep Özata (Vallahi ta Eskişehir’den geldi.) [16] Ben. (Biraz ürkmüş gibi duruyorum, çünkü fotoğraf makinası gözüme giriyordu!)

İşte “gerçek”ler… Gelişmeler daha sonra.



Bu yazı SELİM TUNCER’in Diyaloğundan alınmıştır.

Visa ve Blog

Torino 2006 Kış Olimpiyatlarının ortaklarında (artık sponsor lafı kullanılmıyor) VISA, olimpiyatlarla ilgili gelişmeleri duyurmak için web günlük kullanıyor. Gelişmeler, Kanadalı sporcular tarafından yazılıyor. Pazarlama iletişimi için web günlüklerin kullanılmasına bir örnek daha…

IBSN

Kitaplar için kullanılan ISBN (International Standart Book Number – Uluslararası Standart Kitap Numarası) gibi, bloglar için de IBSN (Internetl Blog Serial Number – Internet Blog Seri Numarası) çıktı! Siz de bloğunuza bir IBSN numarası almak için HEWOP’a başvurun.

Pazarlama Canavarının IBSN numarası 72927-52-62-1, yani PAZAR-LA-MA-1.

Bakalım IBSN yaygınlaşacak mı?

Web Günlük Dünyası (Blogosphere)

David Sifry’nin raporuna göre web günlüklerin sayısı 27.2 milyona ulaştı. Her 5,5 ayda, web günlük sayısı 2 kat artıyor. Ortalama olarak, her geçen saniyede yeni bir web günlük yaratılıyor.

Web günlük dünyası büyüyor…

Web Günlükleri Dinlemek

Yapılan araştırmaya göre, ABD’deki firmaların %60’ı web günlük dünyasını (Y.N.: Blogosfer kelimesinin en yakın Türkçe hali bu olsa gerek) dinlemiyormuş.

Sanırım bizde bu oran %90’lardadır.

Artık bir an evvel markalarımızın;

a- web günlük dünyasına dalmaları

b- web günlük dünyasının içerisinde bulunmaları

c- web günlük dünyasını dinlemeleri

gerekiyor.

Müşteri şikayetini en son duyan fiirmanın kendisi olmasın…

Ürün ve hizmetler ile ilgili en ucuz geri bildirim web günlüklerde duruyor.

Web günlük dünyası ile artık hepimiz bir ürünü piyasaya sürmeden müşteriden her türlü tepkiyi alabiliriz.

Lütfen, lütfen, lütfen kullananlım bu gücü….

McDonald’s “M tartışmalara Açık”

McDonald’s “M tartışmalara Açık” adlı bir web günlük açtı. Web günlüğün hakkında kısmında, Bob Langert, gördüklerini, işittiklerini, projelerini paylaşmak için bu web günlüğü açtıklarını söylüyor.

Blogların gücü anlaşılmaya başlandı. Kurumsal web günlükler giderek yaygınlaşıyor. Artık müşteri iletişiminin parçası olmaları için her türlü altyapı da hazır.

Bizim markaların da ufak ufak bu işle ilgilenmesi gerekmez mi?

Pazarlama Canavarı

Pazarlamacılar olarak yeni bir dünya yarattık. Tüketicilere her şeyi sunduk, hatta istemediklerini bile…
Artık ne kadar uğraşsak, ne kadar para harcasak da tüketicilere ulaşamıyoruz. Bütün problemleri çözüldü ve bizi dinleyecek hiç zamanları yok.
Ben, bu yarattığımız zamanı PAZARLAMA CANAVARI olarak adlandırdım.
PAZARLAMA CANAVARI, yeni pazarlama üzerine bir blog…