Basitlik Anahtardır

Tom Asacker’in blogu A clear Eye‘de çok kısa ama etkili bir yazı var. Yazının başlığı “Basitlik Anahtardır”. Yazının Türkçe’ye çevirisi şöyle;

“Basitlik anahtardır. Gerçek hayat, uçuşan işletme yöneticileri, yönetim jargonları ve yaratıcılarının itibarını arttırmak için düzenlenmiş karmaşık dilden oluşmaz. Gerçek hayat, anlamlı ve ihtiycı olanlara yardım etmek için kendini adamış insanlardan oluşur.”

Gerçek hayattaki pazarlama da aynıdır. Değerli birşey geliştirdiğinizde, aşağı yukarı bu şekilde çalışır;

1- Beni dinle

2- Beni dene

3- Benimle konuş

4- Tekrar gel

5- Arkadaşlarına bundan bahset

Ve biliyor musunuz? İnsanlar sizi, anlamlı ve ihtiycı olanlara yardım etmek için kendini adamış insanlardan biriyseniz dinleyecektir.

i-purse

pazarlamacanavari_ipurse.jpg

i-pod uygulamaları devam ediyor, hem de umulduğundan daha hızlı. Üztelik, i-pod ile ilgili uygulamaların çoğu, Apple tarafından değil, bambaşka firmalarca yapılıyor.

İşte bir uygulama daha, i-purse. Klasik çantanın ön tarafına i-pod’un sığabilmesi için bir cep eklenmiş. Kulaklık çıkışları da unutulmamış. Bu cep, hem i-podu koruyor hem de kumanda edilmesini sağlıyor. Teknolojiyi seven moda takipçileri için bir ürün. Daha detaylı bilgi için http://www.delapod.net/.

Satın Almada En Etkin 10 Medya

BIGResearch‘ün 15.000 kişi üzerinde yaptığı Eşzamanlı Medya Kullanım Anketi araştırmasına göre, “Satın Almada En Etkin 10 Medya” aşağıdaki şekilde sıralanmış;

1- Ağızdan ağıza

2- TV

3- Kuponlar

4- Gazete insertleri

5- Okunmuş Makaleler

6- Direkt postalar

7- Dergiler

8- Dükkan içi promosyonlar

9- Kablolu TV

10- Internet Reklamları

Aynı araştırmada, “Elektronik Ürünler İçin Satın Almada En Etkin 10 Medya” olarak sıralama ise şöyle;

1- Ağızdan ağıza

2- Okunmuş Makaleler

3- TV

4- Gazete insertleri

5- Dergiler

6- Internet

7- Dükkan içi promosyonlar

8- E-posta

9- Kablolu TV

10- Internet Reklamları

Pazarlamayla ilgili karar mercilerine duyurulur!

Son E-postam

MyLastEMail.com (SonEpostam.com) adlı şirket “Yarın için bugünden hazırlanmak” sloganıyla bir servis başlatmış. Sevdiklerinize, önemsediklerinize bekli de düşmanlarınıza siz öldükten sonra gönderilmek üzere mesajlarınızı barındırıyorlar. Döküman, ses kaydı veya film olarak bıraktığınız mesajlar, firmada saklanıyor. Sizin belirlediğiniz tarihte de, gönderilmesini istediğiniz kişiye postalanıyor. Eğer senelik bir ödeme yaparsanız, bu sefer de siz öldükten sonra, teslim edilmesini istediğiniz kişiye mesajınızı elden teslim ediyorlar.

Tamam, mesajı bırakan için entereasan olabilir ama bir de alan tarafını düşünsenize, mezardan mesaj!

Çok benzer bir hizmeti, LastWishes.com (Sonİstek.com) da sunuyor.

Fikir ilginç, değişik, garip biraz da korkutucu ama işte ürün ve hizmet ile farklılaşmak, ne denir ki?

Alternative Gifts International

Alternative Gifts International Organization (Uluslararası Alternatif Hediyeler Organizasyonu) yılbaşında hediye alacaklara bir alternatif sunuyor.

Sitelerinin ilk sayfasında konu özetlenmiş;

* Bir iPod fiyatına Bolivya’da bir çiftçinin hasatını iki katına çıkartın…

* Bir video oyunu fiyatına Orta Amerika’daki 100 kişinin sağlık ihtiyaçlarını karşılayın…

* Bir akşam yemeği ve sinema fiyatına Nepal’daki göz problemli hastaların göz ameliyatı olmasını sağlayın…

* Bir kravat fiyatına Gürcistan’daki çocukların hastalıklarına çare olun…

Üstelik, hediye alacağınız kişiye, yapılan iş ile ilgili bilgi de yolluyorlar. Yani hediye almayı bekleyen kişi, bir anda birilerine yardım etmiş oluyor.

Pazarlamanın sadece mal ve hizmetlerle sınırlı olmadığını daha başka nasıl örnekleyebiliriz ki? Kar amacı gütmeyen bir organizasyon, tüm pazarlama mesajlarını kullanıyor.

NOT: Türkiye’deki kar amacı gütmeyen organizasyonlar için güzel bir örnek olabilir.

Noel Baba; En Harika Pazarlama Modeli

Yeni yıl yaklaşınca, ben de yeni yıl ile ilgili bir yazı yazayım dedim.

Hiç düşündünüz mü? Hiçbirimiz henüz “gerçek” Noel Baba’yı görmedik, ama hepimizin içinde bir Noel Baba miti var. Bence Noel Baba, tarihin en iyi pazarlama modeli. Bu modelin başarılı olmasının en büyük sebebi ise “tutarlılık”. Yani jenerasyonlar boyunca aynı mesajın, hiç değişmeden ve bozulmadan bize aktarılması. Psycotactics’teki yazıya göre, tıpkı Mercedes’in lüks, Volvo’nun güvenli imajı gibi, Noel Baba’nın da umut imajı var.

Bu gün, bu kadar iyi bir markayı oturtmak için acaba ne kadar pahalı bir pazarlama iletişimi gerekli? Ayrıca bu iletişimi kaç sene sürdürmemiz lazım.

Bravo sana Noel Baba! En harika pazarlama modeli sensin!

Internet Üzerinde Yeni Pazarlama Problemleri

Internet, küresel bir bakış açısı sergilemekte; bir kullanıcı, Pakistan’dan üretici bulmak için bir siteye girebilir, Almanya’daki müşterisi ile e-posta ile haberleşebilir ve ürünlerini ABD’deki müşterilerine sergileyebilir. Bu küresellik yeni engel ve problemleri de beraberinde getirir çünkü Internet, şirketin, birbirinden kültürel, kanuni ve sosyal açıdan farklı, dünya çapında birçok yeni potansiyel pazara ulaşmasını sağlar. Bu yeni çevrenin yarattığı yeni pazarlama problemleri sekiz ana başlık altında toplanabilir;

1- Kültürel Çehre:

Internet üzerinde pazarlamada farklı ülkelerin kültürel farkları göz önüne alınmalıdır. Bu farklılıklar; dil, imgeler ve renkler olarak sıralanabilir. İçerik hazırlanırken, hedef bilge seçilmeli, bu bölgenin kültürel çehresine uygun tasarlanmalıdır. Aksi halde, pazarlama mesajının hedef kitleye ulaşması mümkün olamaz.

Örneğin, Amerika ve Avrupa’da siyah matem rengiyken, Doğu kültürlerinde beyaz matemi belirtir.

2- Kişisel Gizlilik (Mahremiyet):

Birçok farklı kullanıcının, kişisel gizlilik konusundaki beklentileri ve reaksiyonları farklı olabilir. Bu yüzden, Internet üzerinde pazarlama yaparken, kişisel gizlilik düzeyine dikkat edilmelidir.

Örneğin, Amerika’daki kullanıcılar, izinsiz olarak kendilerine yollanan pazarlama mesajlarını, mahremiyete saldırı olarak algılamaktadır. Avrupa’da ise, bu mesajlar, müşteriler tarafından ilgiyle karşılanmakta ve satın alma kararlarına etkili olmaktadır.

3- Güvenlik:

Verimli ve emniyetli çevrimiçi ticari ilişki kurmanın karşısındaki en büyük engel güvenlik endişeleridir. Bir ağ içerisinde yapılan işlemin, şifrelenmediği takdirde, istenmeyen bir üçüncü kişi tarafından erişilmesi ihtimali her zaman vardır. Fakat deneyimler göstermiştir ki, bu tür bir erişimin olma ihtimali çok küçüktür.

Şifreleme yazılımlarındaki ilerlemeler ile, güvenlik problemleri büyük ölçüde çözülmüş olmasına rağmen, ortalama bir kullanıcı, Internet’i kullanmaya başladıktan ancak üç yıl sonra, ticari bir işlemi gerçekleştirmektedir.

4- Uluslar arası Hukuk:

Internet’in uluslar arası özelliği sebebiyle, yayıncının ülkesindeki kanunlar ile, hedef kitlenin bulunduğu ülkedeki kanunlar arasında farklar olabilir. Doğal olarak, Internet üzerinden pazarlamada, hedef kitlenin bulunduğu ülkedeki kanunların incelenmesi bir gerekliliktir. Aksi halde, Internet üzerinden pazarlamanın getireceği tüm mali avantajları, kanun ihlalinden kaynaklanan yanlış ile tazminat olarak ödeme zorunluluğu doğabilir.

Örneğin Almanya’da karşılaştırmalı reklamlar vermek yasaktır. Fransa’da, tüm reklamların Fransızca olması şartı vardır.

5- Fikri Mülkiyet:

Internet üzerindeki en büyük kolaylık, içeriğin çok kolay kopyalanması ve tekrar kullanılabilmesidir. Her ne kadar en basit yazılımlar bile içerik kopyalamasına izin verse de, kanunen bu yasaktır.

Günümüzde bir çok ülke, fikri mülkiyetin korunabilmesi için ortak kanunlar çıkartabilmek için işbirliği içerisinde çalışmaktadır.

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, 1995 yılından bu yana, Internet üzerindeki fikri mülkiyet haklarını uyumlu hale getirmek için çalışmaktadır.

6- Telekomünikasyon Altyapısı:

Gelişmiş ülkelerde, telekomünikasyon ile ilgili çok sağlam bir alt yapı olmasına rağmen, gelişmekte olan birçok ülkede iletişim ile ilgili olanaklar sınırlı yada çok pahalı olabilir.

Örneğin Meksika’da, telefon bağlantısı için bile bir yıl beklemek gerekmektedir. Çin, uluslar arası dolaşıma sahip Internet altyapısını 1994 yılında kullanıma açmıştır.

Dolayısıyla, içerik hazırlanırken, bu tür eksikliklerin göz önüne alınması gereklidir. Bir başka strateji de, bu ülkelerde gerekli altyapı sağlana kadar, Internet dışındaki diğer kanalları kullanmaktır.

7- Kişisel Bilgisayar Bulunabilirliği:

Aynı şekilde, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde, kişisel bilgisayar bulunabilirliği ve Internet kullanımı yaygınlaşmamış ve gerekli donanım çok pahalı fiyatlarla satılıyor olabilir. Böyle durumlarda, Internet ile sadece ticari, endüstriyel ve akademik potansiyel müşterilere ve bu tür yatırımı yapabilen, alım gücü üst seviyede olan kullanıcılara ulaşılabilir. Böyle ülkelere Internet kanalıyla ticaret yapmak isteyen firmaların hem içeriklerini, hem fiyatlarını hem de ürünlerini bu sınırlı kullanıcı profiline göre tasarlamaları gereklidir.

8- Kredi Kart Kullanımı:

Birçok ülkede ve Türkiye’de kredi kartı kullanımı yaygın olsa da, popülerlik açısından en yaygın ödeme şekli olduğu söylenemez. Örneğin Almanya’da ödemelerin sadece %3’ü kredi kartı ile yapılmaktadır. Japonya’da kullanılan kartların %98’i Japan Credit Bank tarafından düzenlenmiştir ve uluslar arası dolaşıma açık değildir.

Internet üzerinden pazarlama yapacak olan şirketlerin, hedef ülkedeki kredi kartı kullanım alışkanlıklarını tespit etmesi ve gerektiğinde başka ödeme şekilleri yapılandırması gerekmektedir.

Internet, tüm şirketlere ama özellikle KOBİ’lere yeni pazar ve ucuz pazarlama olanakları sunmaktadır. Fakat bu kanalı kullanırken, kanalın gerektirdiği gerekli uyarlamaları yapamayan işletmelerin ve pazarlama departmanlarının başarılı olma şansı yoktur.

Lokumcu Aranıyor

Hürriyet’in haberi aynen şöyle;

“Türk lokumu Rum tatlısı oldu:
İngiltere’de “Narnia Günlükleri” filminin ardından başlayan lokum ilgisi çığ gibi büyüyor. Yılbaşı alışverişlerinin yapıldığı bu günlerde lokum satışları artarken çikolata satışları düştü, ancak İngiltere’de lokum “Rum tatlısı” olarak satılıyor.”

Ben inanamadım. Bu habere verilen yorumlarda kimileri Turizm Bakanlığı’na, kimileri Yunanlılara kimileri de Hükümete söylemediğini bırakmamış.

Peki, niye Türkiye’nin büyük lokum üreticilerinden biri çıkıp, Narnia Günlükleri filmiyle başlayan lokum çıldınlığının arkasına takılıp iyi bir reklam kampanyası yapmıyor? Sonuçta böyle bir şans belki 25-50 yılda bir gerşekleşebilir. Böyle bir imkan nasıl kullanılmaz? LOKUM! LOKUM! diye bağıran insanlar var ve lokum üreticilerinden hiçbiri bu fırsatı kullanmıyor. Tarihin en sıkı pazarlama hataları arasına girecek bir örnek olay ülkemizden çıkmak üzere!

NOT: Lokumcular arasında bu işe el atmak isteyen varsa, ben danışmanlık yapmaya hazırım. İngilizcem de iyi, lokum yemişliğim de var, pazarlama konusunda iyi olduğuma inanıyorum. Kampanya işe yaramazsa bana para da vermeyin. Boşverin lokumun “Rum Tatlısı” olmasını, gelin lokum satalım, para kazanalım.

Kıssadan hisse: En iyi pazarlama, para kazandırandır.

Bir kısa not daha:

Hürriyet gazatesinde çıkan habere yorum olarak, yukarıdakine benzer birşey yazdım, hatta ‘NOT’ kısmındakileri de özellikle reklam olmasın, yanlış anlaşılmasın diye eklemedim. Çok şaşırtıcı birşey oldu, yorumu yayınlamamışlar. Sanırım editörler bu tür bir yaklaşımı beğenmediler, yani beklentileri pazarlama açısından bir bakış açısı değil, sadece “yazık”, “tüh”, “harekete geçsin birileri”, “bunu da kaptırdık” türü yorumlarmış. Dedim ya, şaşırtıcı.

Bir Milyar Kullanıcı

Önce bazı rakamlar;

(Use.it’in haberine göre düzenlenmiştir)
İnternet kullanıcılarının sayısı 2005 yılında 1 milyara kişiye ulaşmış durumda,
Kullanıcı sayısında ortalama yıllık artış %18 (2004 verileriyle karşılaştırıldığında),
Bu kullanıcıların %36’sı Asya, %24’ü Avrupa, %23’ü Kuzey Amerika kıtasında,
Önümüzdeki 10 sene içerisinde, kullanıcı sayısının 2 milyara ulaşması bekleniyor,.
2040 yılına doğru da, kullanıcı sayısının 3 milyara ulaşması bir tahmin.
Şimdi de sonuç;
2015 yılında 2 milyara ulaşacak internet kullanıcılarının 720 milyonu Asya kıtasından olacak. Bu durumda, özellikle uluslararası ticaretle ilgilenen firmaların web sitelerinin bu gerçeğe göre hareket etmesi gerekecek. Yani, Asya’ya özgü pazarlama iletişiminin kullanılması gerekecek. En basit halleriyle bunlar;
* Sitede kullanılan dil
* Sitede kullanılan renkler
* Sitede verilen mesaj
* Sitede sunulan ürünler (ve özellikleri)

Bu tür değişiklikleri biz Türkiye’de de yapmaya başlamalıyız. Hatta hedef kitlemizin kimler olduğunu, şapkamızı önümüze koyup bir daha düşünmeliyiz.

Burger King

pazarlamacanavari_burgerking.jpgBurger King’in İngiltere’de yayına koyduğu reklamda, yeşillikler içerisinde bir adam “Sadece 1,99 pound , sadece 1,99 pound” şeklinde şarkı söylüyor. Akabinde, reklam biterken, bir inek, üzerinde Burger King afişi ile adama doğru yürürken gösteriliyor.Buraya kadar çok esprili birşey yok… Reklam, yayına koyulduğu gün, 90’dan fazla şikayet almış. Şikayetçiler, bir ineğin hamburger olmak üzere, üzerinde Burger King afişi ile gösterilmesinin hiç etik olmadığını belirtmişler. Hatta cegeteryanlar, bu reklamın “iğrenç” olduğunu ve yayından kaldırılması için dava açacaklarını bildirmişler.

İşte şimdi büyük soru!

Burger King

a- bu reklamı yayına sokarken acaba böyle tepki alacağını tahmin mi etmedi ?

b- haber olabilmek için mi bu virüslü pazarlama (viral marketing) yöntemini kullandı?

Not:

1- Reklam yayından kaldırıldı.

2- İngilete’de basılan 3 gazetede, yayınlanan 2 TV kanalında bu reklamın içeriği ve kaldırılışı haber olarak yayınlandı.

Yeni VW Polo (devam)

pazarlamacanavari_vw01.jpg
pazarlamacanavari_vw02.jpg

[BrandBox]’tan Sn.Onur Yüksel’in yorumundan sonra, aynı serinin 2 reklamını daha koymaya karar verdim…

Shell

pazarlamacanavari_shell_jwt.jpg

Reklam Veren: Shell Lubricants
Ajans: JWT Amsterdam
Eser: Albert Vegers.
Fotoğraf: Simon Warmer.

Yeni VW Polo

New Polo, So extraordinary that people think you are too.
Yeni Polo, O kadar sıradışı ki, insanlar sizin de öyle olduğunuzu düşünecek.
pazarlamacanavari_vw_louis.jpg