Google ve Küresel Pazarlama

CNN Türk’ün Haberi:

“Arama motoru Google, Pekin hükümetinin ifade özgürlüğü kısıtlamalarına uyarak Çin’de bazı servislerini sansürleme kararı aldı.

Google yeni adresinini arama motorunun kullanımını kolaylaştıracağını düşünüyor. Ancak hükümetin kullanıcıların kişisel bilgilerini istemesi ihtimaline karşı sistemde e-posta, sohbet odaları ve blog gibi servisler bulunmayacak.
Hükümet yetkilileri kullanıcıları, kısıtlanmış herhangi bir arama yaptıklarında uyarılmasının planlandığını söylüyor. Şirket ise Çin’i boykot etmek yerine uygulamaya katılarak özgürleşmede daha fazla rol üstlenebileceğini düşünüyor.
Çin’de internet kullanıcılarının sayısı şu an 187 milyon. Ancak gelecek iki yılda bu rakama 100 milyon kullanıcının daha eklenmesi bekleniyor. Google’ın Çin’deki ortağı Baidu.com’un ise pazar payı giderek düşüyor. “

Google şimdi de bize KÜRESEL PAZARLAMA dersleri veriyor. Sanırım bir sonraki nesil pazarlama kitapları, Google ile ilgili “örnek olaylar” (case study) dolu olacak.

Internet Üzerinde Yeni Pazarlama Problemleri

Internet, küresel bir bakış açısı sergilemekte; bir kullanıcı, Pakistan’dan üretici bulmak için bir siteye girebilir, Almanya’daki müşterisi ile e-posta ile haberleşebilir ve ürünlerini ABD’deki müşterilerine sergileyebilir. Bu küresellik yeni engel ve problemleri de beraberinde getirir çünkü Internet, şirketin, birbirinden kültürel, kanuni ve sosyal açıdan farklı, dünya çapında birçok yeni potansiyel pazara ulaşmasını sağlar. Bu yeni çevrenin yarattığı yeni pazarlama problemleri sekiz ana başlık altında toplanabilir;

1- Kültürel Çehre:

Internet üzerinde pazarlamada farklı ülkelerin kültürel farkları göz önüne alınmalıdır. Bu farklılıklar; dil, imgeler ve renkler olarak sıralanabilir. İçerik hazırlanırken, hedef bilge seçilmeli, bu bölgenin kültürel çehresine uygun tasarlanmalıdır. Aksi halde, pazarlama mesajının hedef kitleye ulaşması mümkün olamaz.

Örneğin, Amerika ve Avrupa’da siyah matem rengiyken, Doğu kültürlerinde beyaz matemi belirtir.

2- Kişisel Gizlilik (Mahremiyet):

Birçok farklı kullanıcının, kişisel gizlilik konusundaki beklentileri ve reaksiyonları farklı olabilir. Bu yüzden, Internet üzerinde pazarlama yaparken, kişisel gizlilik düzeyine dikkat edilmelidir.

Örneğin, Amerika’daki kullanıcılar, izinsiz olarak kendilerine yollanan pazarlama mesajlarını, mahremiyete saldırı olarak algılamaktadır. Avrupa’da ise, bu mesajlar, müşteriler tarafından ilgiyle karşılanmakta ve satın alma kararlarına etkili olmaktadır.

3- Güvenlik:

Verimli ve emniyetli çevrimiçi ticari ilişki kurmanın karşısındaki en büyük engel güvenlik endişeleridir. Bir ağ içerisinde yapılan işlemin, şifrelenmediği takdirde, istenmeyen bir üçüncü kişi tarafından erişilmesi ihtimali her zaman vardır. Fakat deneyimler göstermiştir ki, bu tür bir erişimin olma ihtimali çok küçüktür.

Şifreleme yazılımlarındaki ilerlemeler ile, güvenlik problemleri büyük ölçüde çözülmüş olmasına rağmen, ortalama bir kullanıcı, Internet’i kullanmaya başladıktan ancak üç yıl sonra, ticari bir işlemi gerçekleştirmektedir.

4- Uluslar arası Hukuk:

Internet’in uluslar arası özelliği sebebiyle, yayıncının ülkesindeki kanunlar ile, hedef kitlenin bulunduğu ülkedeki kanunlar arasında farklar olabilir. Doğal olarak, Internet üzerinden pazarlamada, hedef kitlenin bulunduğu ülkedeki kanunların incelenmesi bir gerekliliktir. Aksi halde, Internet üzerinden pazarlamanın getireceği tüm mali avantajları, kanun ihlalinden kaynaklanan yanlış ile tazminat olarak ödeme zorunluluğu doğabilir.

Örneğin Almanya’da karşılaştırmalı reklamlar vermek yasaktır. Fransa’da, tüm reklamların Fransızca olması şartı vardır.

5- Fikri Mülkiyet:

Internet üzerindeki en büyük kolaylık, içeriğin çok kolay kopyalanması ve tekrar kullanılabilmesidir. Her ne kadar en basit yazılımlar bile içerik kopyalamasına izin verse de, kanunen bu yasaktır.

Günümüzde bir çok ülke, fikri mülkiyetin korunabilmesi için ortak kanunlar çıkartabilmek için işbirliği içerisinde çalışmaktadır.

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, 1995 yılından bu yana, Internet üzerindeki fikri mülkiyet haklarını uyumlu hale getirmek için çalışmaktadır.

6- Telekomünikasyon Altyapısı:

Gelişmiş ülkelerde, telekomünikasyon ile ilgili çok sağlam bir alt yapı olmasına rağmen, gelişmekte olan birçok ülkede iletişim ile ilgili olanaklar sınırlı yada çok pahalı olabilir.

Örneğin Meksika’da, telefon bağlantısı için bile bir yıl beklemek gerekmektedir. Çin, uluslar arası dolaşıma sahip Internet altyapısını 1994 yılında kullanıma açmıştır.

Dolayısıyla, içerik hazırlanırken, bu tür eksikliklerin göz önüne alınması gereklidir. Bir başka strateji de, bu ülkelerde gerekli altyapı sağlana kadar, Internet dışındaki diğer kanalları kullanmaktır.

7- Kişisel Bilgisayar Bulunabilirliği:

Aynı şekilde, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde, kişisel bilgisayar bulunabilirliği ve Internet kullanımı yaygınlaşmamış ve gerekli donanım çok pahalı fiyatlarla satılıyor olabilir. Böyle durumlarda, Internet ile sadece ticari, endüstriyel ve akademik potansiyel müşterilere ve bu tür yatırımı yapabilen, alım gücü üst seviyede olan kullanıcılara ulaşılabilir. Böyle ülkelere Internet kanalıyla ticaret yapmak isteyen firmaların hem içeriklerini, hem fiyatlarını hem de ürünlerini bu sınırlı kullanıcı profiline göre tasarlamaları gereklidir.

8- Kredi Kart Kullanımı:

Birçok ülkede ve Türkiye’de kredi kartı kullanımı yaygın olsa da, popülerlik açısından en yaygın ödeme şekli olduğu söylenemez. Örneğin Almanya’da ödemelerin sadece %3’ü kredi kartı ile yapılmaktadır. Japonya’da kullanılan kartların %98’i Japan Credit Bank tarafından düzenlenmiştir ve uluslar arası dolaşıma açık değildir.

Internet üzerinden pazarlama yapacak olan şirketlerin, hedef ülkedeki kredi kartı kullanım alışkanlıklarını tespit etmesi ve gerektiğinde başka ödeme şekilleri yapılandırması gerekmektedir.

Internet, tüm şirketlere ama özellikle KOBİ’lere yeni pazar ve ucuz pazarlama olanakları sunmaktadır. Fakat bu kanalı kullanırken, kanalın gerektirdiği gerekli uyarlamaları yapamayan işletmelerin ve pazarlama departmanlarının başarılı olma şansı yoktur.

Şimdi de küresel siteler mi?

Bundan yalnızca 10 yıl önce, birçok firmanın satışlarının yüzde 90’lardan fazlası lokal satışlardan oluşmaktaydı. Ardından, dünya küçücük bir köye dönüştü ve tüm firmalar kendilerini tüm dünyanın içerisinde oluğu dev, küresel bir pazarın içerisinde buldular. Tabii, bu dev, küresel pazar, yüksek sayıda müşteri anlamına gelirken, aynı zamanda, bir o kadar da tedarikçi anlamına geldi.

Bu yetmezmiş gibi, bir de, e-ticaret gibi, hiç anlamadığımız birçok kavram, geldi bu küresel pazarın üzerine oturdu. Hepimiz, böyle bir şeye kayıtsız kalamadık, oturduk kendi sitelerimizi yaptık. Artık tüm müşteriler, bu devasa pazarın her yerinden, firmamızı tanıyabilir ve bize siparişler yağdırabilirdi.

Ama; yine olmadı. Bu sefer de, bu küresel pazara uygun küresel siteler diye bir şey çıktı.

Peki, niye, bir de firmamız için küresel siteye ihtiyacımız var?

Çünkü, araştırmalar gösteriyor ki, internet kullanıcıları, kendi anadillerindeki siteleri, işlemlerini gerçekleştirmek için tercih ediyor. Düşünsenize, hiç Fransız E-Bay’den alışveriş yaptınız mı?

İşte, lokal içerikle kazanabilecekleriniz:

Lokal içerikli bir site, satış araçları içerisindeki en ucuz ve en etkin olandır. Ticaret; insanlarla, e-ticaret ise içerikle satar. İçeriği doğru düzenlenmiş, bilgi verici bir site, satış araçlarınızdan çoğundan daha etkindir. Üstelik ne uyur, ne tatil yapar. Küresel pazardaki herkese, 7 gün 24 saat, kendi dillerlinde sizi anlatmayı sürdürür.

Lokal içerikli bir site, satış elemanları maliyetini düşürecektir. Birçok farklı pazarda iş yapıyorsanız, birçok farklı dil ile uğraşmanız gerekir. Yani, ürün ve hizmetinizi anlatmak istediğiniz her kişi için, o dili bilen bir satış elemanı istihdam etmeniz gerekir. Üstelik, müşterilerin çoğu, sadece aradıkları ürün veya hizmetin sizde var olup olmadığını anlamak için size başvuracaklardır. Halbuki, lokal içerik ve lokal dilde hazırlanmış bir site, sizi, bu kişilere ayrı bir satış elemanı ayırma maliyetinden kurtaracaktır.

Lokal içerikli global bir site, size lokal varlık imkanı sağlayacaktır. Birçok arama motoru, lokal dil içerikli sitelere önemli bir öncelik vermektedir. Google.co.jp’de arama yapan Japon potensiyel müşterinizin, Japonca içeriği olmayan sitenizden sizi bulma olasılığı sıfırdır. İngilizce arama yaptığında ise, büyük bir ihtimalle ilk 100.000 sitenin içerisinde olacaksınız. Halbuki, sitenizi Japonca yayınlamak, sizi Japon arama motorlarında çok önemli bir yerde çıkartacaktır. Lokal “marka farkındalığı” yaratmak için daha ucuz bir yöntem ne olabilir?

Dikkat edin, birçok uluslararası markanın artık Türkçe sitesi var.

Küresel içerikli site, yeni iş imkanlarının oluşmasında bir anahtardır. Bunu anlayanlar ve kullananlar gelişecek, diğerleri ise yok olacaklardır.